USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Aydın'a İz Bırakanlar - Ahmet Konaklı

Aydın'a İz Bırakanlar - Ahmet Konaklı
23-02-2024

Ahmet Konaklı; Eğitimci-Öğretmen, Konaklı Dershane sahibi, Yönetici

Aydın’da ilklere imza atan eşraf ve esnaflarından bir beyefendi. Yaşamı boyunca başarılı çalışmaları, dik duruşu, ilklere imza atışıyla kendini kabul ettiren, Üniversiteye hazırlanan öğrencilerin hayallerindeki okullara girmesine katkı koyan meşhur Konaklı Dershanesini kuran ve yöneten. Aydın için yararlı olan sivil toplum kuruluşlarına çekinmeden destek verip elini taşın altına koyan Eğitimci-Öğretmen elbette Ahmet Konaklı’dan başkası olamaz.  

Evet, Ahmet Konaklı ile görüşmeler yaptığımda ciğerlerinden dolayı rahatsız . Bu nedenle iyileşmesi, sağlığına kavuşması için uzun bir süre beklemek zorunda kaldım. Bu arada Ahmet Bey yaşam öyküsünün bir kısmını bana kolaylık olsun diye yazmaya başlamış. Bu rahatsızlığı Ahmet Bey’e aman vermediği gibi iyileşme sürecini uzattı ve maalesef akciğer rahatsızlığı nedeniyle 74 yaşında biz sevenlerine veda ederek, 25 Mayıs 2021 tarihinde hakkın rahmetine kavuştu. Allah rahmet etsin, mekânı cennet ruhu şad olsun. Başta Semra Hanım ve kızı Nefise Seçil’e ve eşi Anıl Kösehancı’ya başsağlığı sabırlar dilerim.  

Merhum Ahmet Konaklı’nın benim için yazıp bıraktığı kendi kaleminden yaşam öyküsü;  

Yümniye-Mustafa Konaklı’nın ikinci çocukları olarak, Aydın’da 07.03.1947 yılında dünyaya gelmişim. İki kardeşiz. Benden 1 yaş büyük bir ablam var. Naciye Konaklı (Uygurlu). Babamın sülalesi Aydınlı, Annem Selanik / Serfiçeli. Anne dedem Sakız adasından, İşgalden sonra Aydın’a yerleşmişler. Kendisi Aydın’ın ilk Milli Emlak Müdürü Rafet Sağkol. Anneannemin büyük dayısı Osmanlı Döneminin önemli paşalarından Namık Paşa olarak bahsedilirdi. Evimizdeki duvarda asılı fotoğrafta resmi vardı. Baba tarafından Aydın’ın önemli bir mahallesi olan Hasanefendi Mahallesine ismini veren ve hatta Eski Yeni Camii’yi (Hasan Çelebi) yaptıranın torunlarından olduğumu biliyorum.  

Babam Aydın’ın gelmiş geçmiş en büyük doğramacı ustası, marangozu idi. Hasanefendi’de 1955’lerde yaptığı ahşap doğramalar hala çalışır vaziyette. Annem ev hanımıydı. Babam çok titiz ve ciddi bir adamdı. İnsanlar evlerinin doğramalarını ona yaptırabilmek için iki sene beklerlerdi. Sıraya girerlerdi. İşini aldığı kişinin kerestelerini hemen alır, kalaslara ayırır ve ızgaraya koyardı. Ağaçlarının iki sene kurumasını beklerdi. Ondan dolayı doğrama çekmez, çarpılmazdı. 

Annem modern yetişmiş, iyi bir ev hanımıydı. Genç kızlığında Aydın’da şapka takan ve modern giyinen ve ud çalan bir genç kızmış. Evlenince eşine uyum sağlamayı bilen bir eş olmuş. Annem son derece yardımsever bir kişiliğiyle tanındığı için ihtiyaç sahibi kişilerin uğrak yeri olmuş evimiz. Evimizden hiç misafir eksik olmazdı. 

Germencik’teki bahçe komşularımızın her türlü yardımlarına koşar, Aydın’daki her türlü nişan ve düğün alışverişlerinde öncülük yapar, evinde onları ağırlardı. 

İlkokulu Aydın merkez Cumhuriyet İlkokulunda okudum. İlkokul 4. Sınıfta öğretmenimiz değişmişti. Rahmetli Cevdet Akbaba gelmişti. Bence benim kaderim de değişmişti. Cevdet Bey matematik dersini bana sevdiren öğretmenim oldu. Matematik derslerimiz hep yarış şeklinde ve eğlenceli geçiyordu. Bize oyun gibi geliyordu. O Matematik sevgisi sonunda beni Matematik öğretmeni yaptı. 

Ortaokulu Aydın Lisesinin orta kısmında okudum. Yabancı dilim Almancaydı. Orta 1’de Almanca notum 9 du. İkinci ve üçüncü sınıfta talihsiz bir Almanca Öğretmeni gelmişti. Sınıfta iki öğrenci seçip, bütün sene onlarla ilgilenirdi. Bizlerle hiç ilgilenmez, sorularımıza cevap vermezdi. O iki öğrenci sınıfı geçer, bizler ikmale kalırdık. Yazın evine çağırır, o günün parasıyla 50 lira alır, soruları verirdi. İkmalde de o sorulardan sorardı. Almancadan Orta 2 ve Orta 3 bilgilerinin temeli olmadığı için üst sınıflarda hep sıkıntı çektik. Almanca öğrenimim boyunca hep dert oldu. Üniversite yıllarımda Alman Kültür’e gitmeme rağmen yine de olmadı. 

Lise yıllarında içine kapanık, çekingen birisiydim. Bakkala gidip ekmek almakta bile zorlanırdım. Komşumuz çarşı esnaflarından rahmetli Ali Rıza Özkavruk’un dikkatini çekmiş. Babama “boş zamanlarında Ahmet bize yardıma gelsin” demiş. “Biz ona biraz alışveriş yapmayı, pazarlamayı öğretelim” demiş. Ben de o zamanların büyük mağazası Ankara Pazarında boş zamanlarımda tezgâhtarlık yapmaya başladım. Kendime biraz biraz güven gelmeye başlamıştı. Aksekili rahmetli Mustafa Altınel ise bana bir kader kısmet tablosu oluşturdu. Önümüz bayramdı. O günün parasıyla 10 liraya kurmuştu tabloyu. Bana taktikler verdi. “Bunların hepsini satacaksın, 2 kuruşluk tabanca mantarını mantar tabancasına takıp 10 kuruşa 1 mantar patlattıracaksın” dedi. “17,5 kuruşa aldığım balonları şişirip 75 kuruşa satacaksın” dedi. “Bayram sonunda bu 10 lira 35 lira olacak” demişlerdi. Dedikleri gibi 35 lira olmuştu. Başarmıştım. 

Aydın’ın yerlisi olmama ve evimiz Aydın’da olmasına rağmen Lise 2 ve Lise 3 sınıflarında daha düzenli ders çalışabilmem için yurda yerleştim. Çünkü eve çok misafir geliyordu. Ders çalışmam çok zordu. Aydın Lisesi çok değerli bir liseydi. Çok saygıdeğer öğretmenlerimiz vardı. 

1968-1969 Döneminde Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümünü kazandım. Dersleri Merkez Recep Egemen Anfisi’nde yapılıyordu. Üniversite hayatına hemen adapte oldum. Kantin askeriyeden bozma yarım silindir bir saç barakaydı. Bütün öğrenciler boykotları hep bu barakada planlayıp uyguluyorlardı. Tüm üniversitelilerin uğrak yeriydi. Başka bir kantinde yoktu. Bornova yeni gelişen, evlerinin bahçelerinde sebze yetiştirilen bir ilçeydi. 

İki arkadaş bölüm değiştirmek için karar verdik. Çok sıkı çalışıyorduk. Yeniden üniversite sınavlarına girip İTÜ İnşaat Bölümüne geçecektik. Sınavlardan 1 gün önce hayatımda en çok değer verdiğim annemin sabah ezanında öğürtüsüyle uyandım. Benden su istedi. Koluma yığılıp kaldı. Ağzı köpürmeye başladı. Son nefesini kolumda verdi. Kurtaramadık. Ben de sınava giremedim. Bölüm de değiştiremedim. 

Fakültenin 2. Sınıfında atıl durumda olan Aydınlı İzmir Yüksek Talebe Cemiyetini faaliyete geçirdik. Amacımız İzmir’de çeşitli fakülte ve bölümlerin (Resmi-Özel) tüm öğrencilerini birbirleriyle kaynaştırmaktı. İhtiyaçlarını gidermekti. Başarılı da olduk. Ben 2 sene Cemiyet Başkanlığını yürüttüm. Senede 2 defa “Aydınlılar günü” yapıyorduk. Konak – Karşıyaka vapurlarını kiralayıp İzmir Körfezinde “Gençlik Çayı” yapıyorduk. Aktivitelerimiz çok ilgi görüyordu. 500 kişiden fazla katılım oluyordu. 

Ege Fen Fakültesi Matematik Bölümünde dersler yeni “Modern” Matematiğe geçişe hazırlık yönündeydi. Bölümdeki asistanlar, okutmanlar, doçentler de bazı dersleri bizlerle birlikte alıyordu. Şanslıydık.  

Fakültenin son yılında mezun olabilmem için kredilerimi doldurduğum için rahattım. Aydın ve İzmir’de ders vermeye başladım. 

1972 yılının son 4 ayı benim için çok ayrı bir önem taşır. 29 Ağustos’ta nişanlandım. Eylül ayında Fakülteyi bitirdim. 18 Kasım 1972’de eşim Semra Altıntaş ile evlendim. Eşim de İngilizce Öğretmeniydi. Eşimle serbest çalışmaya karar verdik. Bülten adındaki bir dershaneyi devraldık. 

18 Aralık 1972’de babamı kaybettik. İlk işimiz devraldığımız dershanenin ismini değiştirip soyadımı dershaneye vermek oldu. Konaklı Dershanesi’ni eşimle birlikte yeniden düzenledik. İlk binamız yağcılar içinde arka sokağında idi. 3 odalı ve bahçeli, havuzlu bir binaydı. Takviye ve bütünleme kursları başlattık. Ben Matematik derslerine, eşim Semra da İngilizce derslerine giriyorduk. Açtığımız kurslara her geçen gün ilgi artıyordu. Yoğun bir çalışmaya girmiştik. 

Yağcılar içindeki dershanemizin ilk kadrosu

Daha sonra bütünleme kursları için yakın arkadaşlarımızdan kuvvetli bir kadro oluşturduk. Bütünleme kurslarımıza ilgi çok büyük oldu. Tanınmamız, ismimizi duyurmamız fazla uzun sürmedi. 

1973 yazında Aydın Lisesinin Konferans Salonunda Aydın İli bazında tüm Matematik Öğretmenleri için “Modern Matematik”e geçiş kursları açılmıştı. Ben de dershanemizi tanıtmak ve faydalı olmak amaçlı bu kursa katıldım. Kurs 15 günlüktü. Dersleri benden 1-2 yıl önce aynı fakültenin Matematik Bölümünü bitiren öğretmen arkadaşlarımız veriyordu.                                

Klasik Matematik ile modern Matematik birbirlerine hiç benzemiyordu. Kurs bitiminde, süre kısıtlı olduğundan hiç kimse bir şey öğrenemezdi. Yeterli kaynakta yoktu. Yapılan toplu sınavda hiç kimse bir şey yapamamıştı. Ben soruları cevaplamıştım. Belletmenlerin göz yummasıyla cevapları diğer branştakilere ulaştırdım. Sınav sonunda hepsi “Modern Matematiğe giriş” sertifikasını aldılar. 

Dershanemizin bahçesine ve terasına 4 sınıf daha ilave ederek derslik sayısını 6’ya çıkardık.   

Yağcılar içindeki İlk öğrencilerimiz

Ben Ahmet Konaklı olarak Klasik Matematik-Modern Matematik ve Cebir derslerine giriyordum.  

1973 – 1974 Öğretim yılından itibaren kademeli olarak Klasik Matematik’ten Modern Matematiğe geçiş yaptıklarından dolayı öğretmenler de öğrenciler de yardımcı kaynak olmadığından ders sonlarındaki soruları ev ödevi veriyorlardı. Öğrenciler bu soruları bana getiriyorlardı. Derslerde hep bize gelen öğrenciler soruları cevaplıyorlardı. Konaklı’ya kimler gidiyorsa onlar cevaplasın deniyordu ders öğretmenleri tarafından. Böylece Konaklı tanınmaya başlanmıştı. 

Konaklı Dershanesinin efsane olan ilk kadrosu

Ticaret Lisesi son sınıf öğrencilerinin tamamına yakını Cebir derslerinden takıntılıydı. Cebir kursu açtım. Hepsinin notu 1 veya 2 idi. Kurs sonunda hem Cebiri öğrendiler hem de 8’den aşağı not almadılar. Bu kursun sonunda 200’den fazla Bütünlemeli Aydın Ticaret Lisesi öğrencilerinin hepsi benim öğrencim oldu. Hepsi de mezun oldu. Bir gün Uşak Eğitim Enstitüsünden bir mektup aldım. Mektup “Matematiği sevdiren hocama” diye başlıyordu. “Cebir’den notum 1’di. Beklemeli öğrenciydim. Sizin sayenizde 9’la mezun oldum. Matematik Bölümünü kazandım.” diye yazmıştı. Daha sonra bölümü bitirmiş ve Aydın’da öğretmenlik yapmıştı.  

Takviye ve Bütünleme kurslarımıza gün geçtikçe ilgi artıyordu. Ful çalışıyorduk. Çok gençtim. Çalışmak vız geliyordu. Bir gün Aydın’ın tanınmış simalarından biri olan Osman Yumukoğlu geldi dershanemize. Ben Ahmet Konaklı ile görüşmek istiyorum dedi bana. Ben de “Buyurun” dedim. Biraz sessizlikten sonra, “Ben Ahmet Konaklı ile görüşmek istiyorum” dedi ısrarla. Ben yine “Buyurun” dedim. Osman Bey sinirlenerek “Ben Ahmet Konaklı ile görüşmek istiyorum dedim” deyince, Beyefendi ben Ahmet Konaklı’yım dedim. Osman Bey ceketinin düğmesini ilikledi. “Sizi kelli felli birisi zannetmiştim” diyerek özür diledi. Kızının mezun olduğunu belirterek memnuniyetini bildirdi, övgü dolu sözler sarfederek ve tebrik ederek başarılarımızın devamını diledi. Çok gururlanmıştım. 

Vali Aykut Ozan Konaklı Dershanesinin açılış kurdelesini keserken

Açılışımızdan itibaren 3 sene Üniversite Hazırlık Kursu açamıyorduk, öğrenciler hep Ankara’ya, İzmir’e gidiyorlardı. 1975-1976 döneminde bu başarının faydasını görerek hazırlık sınıf sayısını 3’e çıkardık. Bu artış giderek daha da fazlalaştı.  

Güzel insan rahmetle andığım Ahmet Konaklı’nın yaşam öyküsünün 2. Bölümü haftaya devam edecektir. Saygılarımla.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?