Yirmi yıllık Ak Parti iktidarı matem günlerinde iptal edilmeyen düğün ve davullu zurnalı açılışlarla hatırlanacak.
Milli bayramların eften püften gerekçelerle iptal edilmesi hiç unutulmayacak.
Her milli bayramda hastalanan siyasetçiler eminim ki çoktan tarihe not düşülmüştür.
Hakkari'de 8 şehit varken iptal edilmeyen düğünü, 2013 yılında Reyhanlı'da patlamaların yaşandığı gün iptal edilmeyen düğünü, Soma'da yüzlerce madencinin toprak altında kaldığı ve arama faaliyetinin devam ettiği günlerde davullu zurnalı düğünü,
9 Haziran 2014'te Lice'de PKK'nın saldırıları sonrası şehit haberleri gelirken hiç bir şey olmamış gibi devam eden nikah törenini, 10 Ekim'de Ankara'da 98 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırı sonrası ülkede 3 gün yas ilan edilirken, düğüne katılan ve fotoğrafları sosyal medyada yayınlayan bakanları da unutmaz bu millet.
*
Diğer taraftan bu tür konularda hassasiyeti ile tanıdığımız Başkan Özlem Çerçioğlu'nun iptal ettiği bir çok etkinlik sayabilirim.
Mesela 2012 yılında Aydın'ın Kurtuluşunun Yıldönümü öncesi Afyonkarahisar'da 25 askerimizin şehit olması nedeniyle iptal edilmişti.
Mesela 21 Ağustos 2015 günü meydana gelen saldırılar sonrası alınan şehit haberlerine ilk tepki Başkan Özlem Çerçioğlu'ndan gelmiş, 30 Ağustos ve 7 Eylül kutlama programı hemen iptal edilmişti.
Dediğim gibi açıp arşivlere bakarsanız buna benzer konularda kimin hassas, kimin ise vurdumduymaz olduğunu görmüş olursunuz.
*
Dün akşam saatlerinde Bartın'ın Amasra İlçesi'nde TTK Genel Müdürlüğü'ne ait maden ocağında patlama meydana geldi. Ben bu yazıyı yazdığım sıralarda maalesef can kaybı 40'a yükselmişti.
O sırada üç gün sürmesi planlanan Aydınfest başlamış ve devam ediyordu.
Olayın duyulmasının ardından Başkan Çerçioğlu'nun talimatı ile festival iptal edilerek etkinlikler durduruldu.
Aydın'da bir de şer odakları var.
Bunlar doğruya doğru bile diyemezler.
Bunlar muhalefet olsun diye doğruya 'yanlış', yalakalık olsun diye de yanlışa 'doğru' demekten çekinmezler.
Bunlardan bir tanesi de geçmişte övdükleri, beslenemeyince her konuda ama aklınıza gelen her konuda saldırmayı marifet sanan denge'siz medya grup.
Bu denge'siz kardeşlerin büyüğü olan Mehmet Aydın, mecliste onaylanan Dezenformasyon Yasasının ana fikrinin kendisine ait olduğunu ve 2008 yılında dönemin basından sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a sunduğunu söylemiş.
Yani diyor ki, "Ben yalan habere, algı operasyonuna falan karşıyım. Bunu yapanların cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum"
*
Eyvallah yasanın genel olarak ifade özgürlüğünü kısıtlamasından dolayı karşıyım ama yalan haber ve algı operasyonu konusunda ben de öyle düşünüyorum.
Diyeceksiniz ki" Madem aynı şeyi düşünüyorsunuz o zaman sorun ne?"
Sevgili okuyucularım, yalan habere, algı operasyonuna karşı olduğunu iddia eden bu arkadaşın son paylaşımını paylaşıyorum sizlerle.
"Tüm ülkenin yüreğine Amasra'dan gelen kömür karası haberlerin çöktüğü bir akşamda Aydın'ın gençlerini PKK renkleriyle boyayanlar inşallah Türkiye'nin acısını hisseder ve festival adını verdikleri bu şarlatanlığın kalan kısımlarını iptal ederler"
Aynen bunu yazmış.
Denge'siz bunu yazarken bu konularda hassas olan Başkan Çerçioğlu zaten iptal talimatını vermişti.
O festivale katılan yaklaşık 30 bin genci itham ettiği cümleye dikkatinizi çekerim. "Gençler PKK renkleriyle boyanmış."
Aman tanrım.
Ne ile itham ettiğinin ya farkında değil ya da bilinçli olarak algı operasyonu yapıyor.
Üstelik cahil de.
Bir kesim tarafından PKK ile özdeşleştirilen Sarı-Kırmızı-Yeşil'in Türk rengi olduğundan da habersiz, o festivalde gökkuşağının tüm renklerinin kullanıldığından da habersiz.
*
Bilyenler için açıklayayım.
Kadim Türk Milleti, tarihlerinin en eski zamanlarından başlayarak uzun zaman beş ana renk olarak kara, ak, kızıl, yeşil ve sarı renkleri esas görmüş ve bu renklerden her birini dünyanın dört yönü ile merkezini ifade etmek için kullanmışlardır.
Buna göre, merkez=sarı, doğu=yeşil, batı=ak, güney=kızıl, kuzey=kara renklerle ifade edilmiştir.
Mesela Nevruz, kadim atalarımızın Gök Tanrı dinine tabi olduğu dönemden başlayarak günümüze kadar gelen Tabiat, Tanrı, İnsan münasebetlerinin işaretlerini toplayan en eski törenimizdir.
Nevruz asırlardır, Türklerin bahar bayramını ve Ergenekon’dan çıkışını simgeler. Bu kutlama sarı, kırmızı, yeşilin yan yana gelmesiyle oluşan sembolleşmeyle tamamlanır.
Kırgızların “Manas kutlamalarında”, Türkmenlerin “Su bayramında” sarı, kırmızı ve yeşil bayrakların geçişi coşkuyla izlenir.
Kendi tarihini bilmeyen bu zavallı denge'sizlerin renklerden korkmasını da anlarız.
*
Geçim sıkıntısı başta olmak üzere derdi bitmeyen ülkemiz insanının azıcık nefes aldığı, azıcık dertlerinden uzaklaşıp eğlendiği festivali 'şarlatanlık' olarak tanımlaması da ayrı bir zavallılık.
Bu kafa böyle bir kafa çünkü.
Bu denge'sizler açık giyinen kadını kasaptaki ete benzeten, eğlencenin şarlatanlık olduğuna inanan, kendi yaptıklarından utanmayan zavallıdırlar.
Fetö'ye 'Cemaat' denildiği günlerde 'Taraf' olmak adına şehit haberleri gelirken iptal edilmeyen düğünlere ve eğlencelere ses çıkaramayan çok ahlaklı (!) arkadaşlardır.
*
Bir kenara yazın bu dengesizler 'Taraf' olmak için yırtınırken 'Bertaraf' olacaklar.
GÜNÜN TESPİTİ
"..ahlaksıza 'ahlaksız' olduğunu unutturursan, sana 'ahlak dersi' vermeye kalkar.."
BEN
"..en çok da 'adam' sandıklarımın, 'madam' çıkmasına üzülüyorum.."
GÜNÜN SÖZÜ
"..insan 'imansız' olabilir ama 'ahlaksız' olmamalı.."
KADINLAR & ERKEKLER
"..kadınlar 'anlamak' için değil, 'cevap vermek' için dinler.."
