Sevgili karım Funda, küçük kızımız Gecem’in gaz problemi nedeniyle birkaç saatlik uykuyla yaşadığı için azıcık gergin.
Ben de “Gazı bile bana benziyor” diye övünerek yataktan kalkıp robdöşambrımı giyip, yanına gittim.
Bir taraftan portakal suyumu sıkarken, bir taraftan da “Yahu sen eskiden romantik bi adamdın, bana şiir falan okurdun” diye söyleniyordu.
“Sen iste yeter ki karıcım” diyerek:
“Hani ağaçtan elma düşer ya,
Takkadanak.
Benim de sana gönlüm düştü,
Lappanadak.
Bizim sarı öküzün göle sıçtığı gibi,
Bende seni öptüm,
Şaapppanadak” diyerek şiir okudum.
*
Daha fazla kızmasın diye taze taze sıktığı portakal suyumu hızlıca içip çıktım evden.
Hatırlarsınız birkaç gün önce Kuşadası Belediyesi Basın Danışmanı Eşber Okayer ile ilgili bir yazı yazmıştım.
Gazetecilerin zor günlerinde yanlarında olan Eşber’in eleştirilmesini haksızlık olarak görmüştüm.
Eşber ile ilgili olumsuz haberlerin kaynağını araştırınca karşıma bir isim çıktı.
Orhan Çevikbaş.
*
Bu arkadaşın derdi elbette direkt olarak Eşber değil. Eşber üzerinden Başkan Ömer Günel’i yıpratmak.
*
Orhan Çevikbaş ismi bizler için çok yabancı değil.
Birçok habere konu olan biri o.
Kuşadası’nda yaptıkları ile gündeme çok sık gelir ama haberlerde hep ismi O.Ç. olarak kodlandığı için kamuoyu kendisini O.Ç. diye bilir.
*
Ben size anlatayım, kimdir kendisi.
90’lı yılların sonlarına doğru Adana’nın yanık bağrından kopup Kuşadası’na gelen diplomasız muhasebecidir.
Dönemin Belediye Başkanı Fuat Akdoğan’ın siyasi danışmanlığı yapan firmada getir-götür işleri ile başlayan macerası diplomasız olmasına rağmen ‘muhasebeci’ kimliğine kadar yükseldi.
Tabi muhasebeci olmak demek para demek.
2009 yerel seçimlerinden hemen öncesine kadar süren bu iş macerasında, patronu tarafından kendisine maaşların ve SGK primlerinin ödenmesi için verilen paralar personele ödenmiş gibi gösterilmiş ama ödenmemiş.
*
Tabi bu durum ortaya çıkınca ajans sahibi buna yol vermiş. Kendisi işten ayrıldığını iddia etse de aslında kovulmuş. Hatta ödemiş gibi gösterdiği SGK borçları ajans sahibini uzun bir süre maddi ve manevi sıkıntıya sokmuş.
*
Ofisin bulunduğu Akdoğan Pasajı’ndaki dedikodulara göre hem çalıştığı işyerindeki hem de pasajda bulunan diğer işyerlerinde çalışan kadınlara da çeşitli vaatlerde bulunarak cinsel taleplerde bulunduğu iddialar arasında.
*
Ahlak her zaman önemlidir.
Bu arkadaş, Fuat Akdoğan ile çalıştığı dönemde kendisine emanet edilen bilgilerin tamamını 2009 yerel seçimleri öncesinde rakip partiye taşımış. Güveni kötüye kullanıp ahlaksızlık yapmış anlayacağınız.
*
Tabi ki kendilerine bilgi taşıyan Orhan Çevikbaş’ı bağırlarına basan rakip parti, seçimden sonra bununla yol yürümemiş. Bana bilgi getiren bende de başkasına götürür mantığı ile kullanıp atmışlar.
*
2009’dan sonra bir süre çeşitli firmalarda asıl işi olan getir-götür işlerinde çalışmış ama hepsinden yaptığı hileli işler sebebi ile kovulmuş.
Alkollü araç kullanmak, mala zarar vermek, şirkete ait paraları zimmete geçirmek gibi vukuatları olan arkadaş, kendisine görev olarak verilen reklam panoları kontrol işinde şirket aracını kendi özel amaçları için kullanıp sahte raporlar vermiş.
*
Sonra aklına “Herkes gazeteci oluyor. Bu işin yasası masası da yok. Ben de gazeteci olurum” fikri yatmış ve kendisine ‘Gazeteci2 demeye başlamış.
*
Emniyet birimleri ile olan yakın ilişkisinden dolayı ve özellikle kış aylarından giydiği uzun siyah paltosundan olsa gerek lakabı ‘paltolu’ olmuş.
Bir yerlerden edindiği telsizi beline takıp bildiğiniz ‘Komiser Kolombo’ gibi takılmaya başlamış.
Gazeteci olcam diye çıktığı yolda Komiser Kolombo havasına girip, kendisini de nasıl inandırdıysa bir süre sonra kendini polis olarak tanıtıp, üstüne bir de beyaz otomobiline taktığı çakarlar ile olay yerinden hırsız bile kovalamış.
*
Yeni gelen emniyet müdürünün talimatı ile yakın ilişkisi kesilen Orhan Çevikbaş, son olarak karşımıza sanayi sitesinde kendini polis olarak tanıtıp, esnafa “Polis araçlarını bakım için size getireceğim” vaadinde bulunup 10 bin lira para talep etmiş.
Uyanık bir sanayi sitesi esnafının şikâyeti üzerine gerçek polisler bizim Komiser Kolombo’yu suçüstü yakalamış.
Bugün Eşber üzerinden Ömer Günel hakkında kara propaganda yapan sahte polisimiz nitelikli dolandırıcılıktan tutuklanarak parmaklıklar arasında gönderilmiş.
İşte siz bu ve buna benzer haberleri okudunuz ama kim olduğunu bilmiyordunuz çünkü ismi hep O.Ç. diye kodlanmıştı.
*
Cezasını çekip tahliye olduktan sonra akıllanmış mı? Tabii ki hayır.
Maalesef yine ‘gazeteci’ sıfatı ile önüne geleni tehdit ederek para talep eden biri olarak Kuşadası’nda herkese yaka silktirmiş.
*
İşte sizin O.Ç., diye bildiğiniz sahte polis olduğu gibi sahte gazeteci Orhan Çevikbaş, son olarak da Kuşadası Belediye’sine kafayı takmış. Kendisini tanıyan, ne mal olduğunu bilen bu nedenle de tüm kapıları kapatan Başkan Ömer Günel ve ekibine karşı kumpasçıların tetikçiliğini yaptığını görüyoruz.
Kullanılma konusunda iyi olan bu arkadaş ‘Baş Tetikçi’ ünvanını da kimseye kaptırmak istemiyor.
*
Kendisine servis edilenler ile gazetecilik oynayan bu arkadaşa soruyorum, “Geçmiş sabıkan ile ilgili iddialara verecek cevabın var mı?”
Yoksa sinirlenip benim için de atıp tutacak mısın?
Madem gazetecilik oynayacaksın, kuralına göre oynaman lazım.
Herkese atıp tutarken birileri de sana yazarsa sinirlenmeyeceksin.
Bu işin kuralı bu.
GÜNÜN TESPİTİ
“..kimsenin çayına ‘kaşık’ olmayın.. Şeker eridikten sonra işiniz biter..”
BEN
“..‘ara sıra kendinizle konuşmak iyi gelir’ diyen uzmanlara güvenip, ‘naber lan cemo?’ dedim cevap gelmedi.. Galiba müsait değilim..”
GÜNÜN SÖZÜ
“..söyleyecek sözü olmayan, yüksek sesle konuşur..”
KADINLAR&ERKEKLER
“..yüz metre ilerideki arabanın hangi parçasının ‘boyalı’ olduğunu fark eden ama yanındaki kadının saçını sarıdan siyaha boyattığını fark etmeyen canlıya ‘erkek’ denir..”
