MUTLU İNSANLAR KENTİ

MUTLU İNSANLAR KENTİ

Cem Ulucan

2 yıl önce

Her sabah taze sıkılmış portakal suyu ile kahvaltı yapan zengin ve yakışıklı bir aristokrat olsam da bazen kendimi misafirlikte ‘sifonu bozuk’ tuvalete girmiş adam gibi hissediyorum. Hani böyle kalabalık içinde yalnız, bir başına çaresiz. Sevgili karım Funda’nın hamileliğinin sıkıntılı geçmesinden dolayı sinirlerim de oldukça gergin. Geçen hafta çok kişiselmiş gibi olsa da köşe yazılarımı bu konuya ayırdım. Aslında satır aralarını doğru okursanız, konunun çok da kişisel olmadığını anlarsınız. Basın İlan Kurumu’nun bir şizofrene teslim olması kişisel olamaz. * Biraz ortamdan uzaklaşmak için yıllarca yaşadığım İzmir’in Aliağa İlçesi’ndeki ailemin yanına gittik. Sadece ortamdan değil, Aydın’ın 45 derecelik yakıcı sıcaklığından da uzaklaşmış olduk. Aliağa’ya gelir gelmez daha birkaç gün öncesi Didim Amfi Tiyatro’da dinlediğimiz Melek Mosso konseri olduğunu öğrendik ve konserin yapılacağı Avcı Ramadan mevkiine gittik. Çocukluğumu bir kenara bırakın gençliğimde bile gitmeye korktuğum izbe bir alanın dönüştüğü güzelliği size tarif edemem. * Bir zamanlar Aliağa’da yaşayanların gitmeye korktuğu, yakınlarındaki evlerini yok pahasına satılığa çıkardığı 72 dönümlük alana Aliağa’nın genç başkanı Serkan Acar’ın eli değmiş. Püfür püfür rüzgarın estiği alanda terlemeden, piknik yapacağınız alanlardan tutun da çocuk oyun alanlarına, konser alanına ve ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz belediye işletmelerine rahatça ulaşmak mümkün olmuş. Rengarenk ışıklandırılmış, hilal şeklindeki bir köprü sayesinde denizin üstünde yürümeniz mümkün olmuş. En güzeli de o hilal şeklindeki köprünün iç tarafına denk gelen koy içinde yine ışıklandırılmış bir yıldız dikkat çekiyor. Yani Türk’ün Kut’lu bayrağını denize işlemiş Başkan Serkan Acar. * Konser alanında mesleğe ilk başladığım ve birlikte de çalıştığım sevgili dostum Ali Osman Karatekin ile karşılaştık. Aslen sosyolog olan Ali Osman Karatekin hali hazırda Aliağa Belediyesi’nin Basın Müşavirliği görevini sürdürüyor. Eski günleri yad ettik bir süre. * Geceyi annemlerde geçirdikten sonra yine eskiden arka plajlar diye bilinen ve çadır gecekondusu görünümünde olan plaja gittik. 170 dönümlük alana yine Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar’ın eli değmiş. O izbe alan da ‘Ağapark’ adında ucuz ve kaliteli hizmet alabildiğiniz bir tesise dönüşmüş. * Gündüz deniz keyfi yaptıktan sonra akşam yine Avcı Ramadan’a gitmek için yola çıktık. Zeytinli Park diye bildiğimiz alandan yürüyerek deniz kenarına doğru ilerlerken Açık Hava Tiyatrosu’nun önünden geçtik. Bir baktım tiyatroya ‘Ulaş Bayam’ ismi verilmiş. Duygulandım. Döndüm Funda’ya “Bak, Ulaş benim çocukluk arkadaşımdı. İki dönemdir Aliağa Belediyesinin Başkanı MHP’li ve Ulaş CHP’liydi. Belediyede çalışıyordu. Maalesef Covid’e yenik düştü. MHP’li başkan, CHP’li çalışanına vefasızlık etmemiş. Böyle de güzel bir adam” dedim. Daha cümlemi bitirmiştim ki, Başkan Serkan Acar ile karşılaştık. Uzun süredir de görüşmediğimiz için sarılıp, kucaklaştık. * Bu arada zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak aynı yere tekrar gitmemizin bir sebebi de Aliağa Belediyesi tarafından tam iki ay sürecek olan Sanat Günleri etkinliği oldu. “Aliağa’da Sanatla Yaşa” sloganı ile iki ay sürecek olan etkinliklerde ünlü sanatçıların konserlerinin yanı sıra her gün tiyatro gibi sanatsal faaliyetler olacak. Başkanla ayrılıp, Avcı Ramadan’a doğru yürürken bir üst geçitte  Aliağa’nın kıymetli isimlerinden Ender Özer’in ismini gördüm. Aliağa Ticaret Odası kurulduğundan itibaren Meclis Başkanlığı görevini yürüten ve görevi devam ederken kalp yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü Ege Üniversitesi Hastanesinde hayatını kaybeden Ender abinin ismi, Aliağa’nın ikinci ana arteri olan Atatürk Caddesi’ndeki üst geçide “Mevlüt Ender Özer Gönül Bağı Köprüsü” denilerek yaşatılmış. * Avcı Ramadan’da iki ay açık kalacak stantlara geldiğimizde, belediyeye ait tuvaleti kullandım. Binlerce insanın kullandığı ortak tuvaletin temizliği ayrıca şaşırttı beni. Stantlar kapanıp, “Hadi artık gidelim” dediğimizde Başkan Serkan Acar ile tekrar karşılaştık. “Çay içelim” teklifini “Ben taze sıkılmış portakal suyu severim ama Aliağa’da çaya hayır demem” diyerek kabul ettim. Belediye Başkan yardımcılığı görevini sürdüren sevgili abim Hakan Şimşek ve yine çocukluk arkadaşım Zabıta Müdürü Sait Eslek ile birlikte oturduk. * Başkan Serkan Acar, 72 dönümlük izbe alanın sadece 10 ayda bu hale nasıl geldiğini anlattı. Denizi nasıl kapattıklarını, ortada kalan ve şimdi hem balıkçı teknelerine ev sahipliği yapan hem de hilal şeklindeki köprüyü tamamlayan yıldızın olduğu alanın nasıl temizlendiğini, denizin içine yapılan havuzu anlattı. İçeri girerken 20 lira ödeyip, otoparkından, sosyal tesislerinden, şemsiye, şezlong, duş ve tuvaletlerden yararlandığınız Ağapark’ın hikayesini anlattı. Et yemeyen karım Funda’nın bayıla bayıla et yediği Güzelhisar Sosyal Tesisleri’ni anlattı. * “Aliağa için 24 saat hayal kuruyoruz. Önce hayal kuruyoruz sonra hayalimizi gerçekleştirmek için proje haline getiriyoruz. Öyle 5 yıllık planlar değil 50 yıllık planlar yapıyoruz ki bir gün Aliağa dünyanın sayılı şehirleri arasına girsin istiyoruz” dedi. Yıllarca sanayi şehri diye bilinen Aliağa’yı marka bir kent haline getirecek projelerinden de bahsetti ama ben şimdilik anlatmayayım. * Aliağa’da büyümüş biri olarak kentin siyasi dokusunu bilirim. Aliağa’da Bin 200 kemikleşmiş oyu olan ve terörist başı Abdullah Öcalan’ın yakalandığı, yani milliyeçiliğin tavan yaptığı zaman bile 5 bin oy alabilen MHP’nin iki dönemdir Aliağa’da iktidar olmasına şaşırmamak gerek. Yine de nasıl olduğunu sordum. “Milliyetçilik, laiklik, müslümanlık, cumhuriyetçilik gibi kavramları herkes kendine göre yorumlar ve herkes kendini en iyisi olarak görür. İlk seçim dönemi aday olduğumda şunu söyledim. En iyi cumhuriyetçi sizsiniz, en iyi müslüman sizsiniz, en laik sizsiniz, en milliyetçi de sizsiniz kabul ama şimdi Aliağa’yı konuşalım. Biz siyasetin bu kısır döngüsünden kurtulmak zorundaydık ve seçildikten sonra bir sistem kurduk” dedi. * Kenti en çok gezen zabıtanın, tahrip olmuş kaldırımı, yamulan levhayı görüp hemen ilgili birime bilgi verdiğini anlattı. Her işin uzmanları tarafından yapıldığını, herkesin sadece görevini yaptığını söyledi. Örneğin benim temizliğini beğendiğim tuvaletlerin üç kişilik bir ekip tarafından temizlendiğini ve Aliağa’daki belediyeye ait tüm tuvaletlerin bu ekibin işi olduğunu, başka bir iş yapmadığını anlattı. Belediye içinde ve sahadaki herkesin ne iş yapacağını bildiğini kendisinin de tüm bunları denetlediğini söyledi. * Aslında çok basit değil mi? Bir belediye başkanı her şeyi bilemez. İşi uzmanına bırakır ve denetler. Başkan ve ekibi, kenti daha yaşanılır hale getirmek için hayal kurar, proje üretir, projeleri hayata geçirir. Başkan Serkan Acar ve ekibi de bu basit mantığı hayata geçirmiş. Aliağa’nın 50 yıl sonraki halini hayal etmiş, planlamış, projelendirmiş. İnanıyorum ki, Aliağa ilerleyen zamanda Avrupa standartlarında yeşil alanlarıyla anılan, zengin ve mutlu insanların yaşadığı bir kent olacak. * Tabi insanların mutlu olmasını istemeyen bir güruh da yok değil. Biz bunu ülkenin her köşesinde görüyoruz. Bakın Aydın’a. Aydın’ın Topuklu Efe’si Özlem Çerçioğlu 177 dönümlük tekstil alanı iile Kuşadası’ndaki 11 dönümlük Tariş alanını rantçılara peşkeş çekilmesine izin vermedi ve halkın hizmetine sundu. * Tekstil alanındaki yaşam alanlarını gördük. Beş yıldızlı otellerin içinde bulunan ancak çoğu insanın gidemediği Aqua Park’ta mutlu olan çocukları gördük. Açık Hava Sineması ile nostalji yaşayıp, sosyalleşme imkanı bulduk. Sonra bir baktık bizim kumpasçı şizofren Emin Aydın bundan da rahatsız olmuş. * Tavsiyem, devasa binalar yapmak yerine halkın mutlu olması için hayal kuran, hayallerini hayata geçiren yöneticiler bunlara takılmasın. Bir takım ideolojilerin arkasına saklanıp, sadece kendi çıkarı için çığırtkanlık yapanlar, halk düşmanları her zaman olacak. Onların ne dediği değil, en buhranlı anlarda bile birazcık mutlu ettiğiniz insanların ne dediği önemli.     GÜNÜN TESPİTİ “..kılıç kınından çıkmadıkça ‘it’ sürüsü dağılmaz..”   BEN “..sevdiğimin nazını da kahrını da çekmektir benim sevdam..”   GÜNÜN SÖZÜ “..en büyük savaş ‘cahilliğe’ karşı savaştır..”   KADINLAR&ERKEKLER “..bir erkek, kız arkadaşına ‘kaç kardeşsiniz’ diye sorarsa; asıl merak ettiği şey kardeş sayısı değil abisinin olup olmadığıdır..”
YAZARIN DİĞER YAZILARI